Trigeminal Nevralji Nedir?
Trigeminal nevralji, genellikle yüzün bir tarafında, çene veya yanakta, basınç ve hareket tetikleyicileriyle ortaya çıkan, şok benzeri aşırı ağrıya neden olan kronik bir durumdur. Ağrı kısa ve aralıklı olsa da (tipik bir atak birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürebilir), aşırı derecede şiddetlidir. Tekrarlayan ağrı atakları arasında aylar veya hatta yıllar boyunca belirtisiz dönemler görülebilir.
Trigeminal Nevraljinin Nedenleri Nelerdir?
Trigeminal nevraljinin en yaygın nedeni, trigeminal sinirin (beşinci kraniyal sinir olarak da adlandırılır) beyin tabanında bir arter veya ven tarafından sıkıştırılmasıdır. Kan damarından gelen sıkıştırma, sinirin daha hızlı sinyal iletimine yardımcı olan özel bir kaplama olan miyelin kılıfının aşınmasına ve sinirin anormal ağrı sinyalleri göndermesine neden olur.
Trigeminal nevralji ayrıca miyelin kılıfını etkileyen multipl skleroz ve diğer bozukluklarla da ilişkilidir, ayrıca tümör tarafından sinir sıkışmasıyla da oluşabilir.
Ağrı genellikle yüz basıncı veya hareketiyle ilgili tetikleyiciler tarafından başlatılır, örneğin:
Yemek yeme
İçki içme
Traş olma
Konuşma
Gülme
Diş fırçalama
Makyaj yapma
Trigeminal Nevralji Kimleri Etkiler?
Trigeminal nevralji her yaşta ortaya çıkabilir, ancak 50 yaşın üzerindekiler arasında daha yaygındır. Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha fazla etkilenir.
Belirtiler Nelerdir?
Trigeminal nevralji genellikle yüzde keskin, şok benzeri ve elektriksel ağrıların episodik bir şekilde ortaya çıkmasıyla ilişkilidir. Ağrı genellikle çene veya yanakta bir tarafta hissedilir, ancak bazen göz çevresinde de olabilir. Daha az yaygın olarak, ağrı trigeminal sinir tarafından beslenen diğer bölgelerde de ortaya çıkabilir, örneğin dudaklarda, dişlerde, diş etlerinde veya alında.
Ağrı, önceki bölümde bahsedildiği gibi, bir şekilde titreşim veya temasla tetiklenir. Ağrı sıklıkla felç edici olarak tanımlanır ve birkaç saniyeden 2 dakikaya kadar süren ataklar şeklinde ortaya çıkar. Ataklar hızlı bir şekilde ardı ardına veya günler, haftalar veya hatta aylar boyunca daha düzensiz aralıklarla meydana gelebilir. Atakların yaygın olduğu zaman aralıklarına "epizod" denir. Hastalar epizodlar arasında aylar veya yıllar süren uzun asemptomatik (ağrısız) dönemler geçirebilirler.
Bir epizodun başlangıcından önce, trigeminal sinir tarafından beslenen yüz bölgesinde uyuşukluk veya kronik ağrı gibi uyarı işaretleri yaşayabilirler. Zamanla, ataklar genellikle daha sık ve şiddetli hale gelir.
Nasıl Teşhis Edilir?
Trigeminal nevraljinin teşhisi için bir doktor öncelikle hastanın öyküsünü alacak ve fiziksel muayene yapacaktır. Klinik öykü trigeminal nevraljinin teşhisi için temel bileşendir.
Trigeminal nevralji, atipik yüz ağrısından ayırt edilmelidir. Atipik yüz ağrısında, ağrı daha çok yanma hissi verici, devamlı ve trigeminal sinire karşılık gelen belirli bir dağılımda değildir. Atipik yüz ağrısı, tipik trigeminal nevraljisi olan hastalar için belirlenmiş cerrahi tedavilere yanıt vermez.
Eğer hasta trigeminal nevralji yaşıyorsa, doktor siniri sıkıştıran kan damarını bulmak veya trigeminal nevraljinin nedeni olarak multipl skleroz veya tümörü elemek için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) taraması isteyebilir. Yüz ağrısının diğer olası nedenlerini elemek için ek testler istenebilir.
Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
İlaçlar en yaygın ilk tedavi yöntemidir, ancak etkinlikleri zamanla azalabilir. Kullanılan ilaçlar arasında antikonvülsanlar (örneğin Karbamezapin ve Gabapentin), kas gevşetici ilaçlar ve trisiklik antidepresanlar bulunur. Karbamezapin ve Gabapentin ilk medikal tedavi seçeneğidir. Bu 2 ilacın kullanımından sonra ağrının geçici olarak azalması trigeminal nevraljinin teşhisini kesinleştirir.
Antikonvülsanlar ağrıyı kontrol etmek için sinir aktivitesini engeller. Ancak bu ilaçların çeşitli rahatsız edici yan etkileri olabilir (örneğin, zihin bulanıklığı, uyuklama ve bulantı). Karbamezapin kullanımın ilk birkaç haftasında kan sayımınızın ve kan tuzunuzun dikkatli bir şekilde izlenmesini gerekir. Bu izleme için bir kan testi gereklidir.
Kas gevşetici ilaçlar ağrıyı tedavi etmek için tek başına veya antikonvülsanlarla birlikte kullanılabilir. Trisiklik antidepresanlar özellikle sürekli, yanma veya ağrı olarak tanımlanan ağrıyı tedavi etmek için kullanılır.
Hiçbir hasta trigeminal nevraljiden kaynaklanan şiddetli ağrıyla yaşamamalıdır. İlaçlar etkili değilse veya bunlardan hoş olmayan yan etkileriniz varsa, bir beyin ve sini cerrahına erken danışmanlık önerilir. Cerrahınız, mikrovasküler dekompresyon, gliserol enjeksiyonu, balon sıkıştırması, radyofrekans termal lezyon veya stereotaktik radyocerrahi gibi birçok farklı cerrahi seçenekten birini önerebilir.
Yukarıdaki prosedürler 2 ana kategoriye ayrılır:
Fizyolojik
Mikrovasküler dekompresyon: Genellikle 70 yaşından genç hastalar için uygundur ve siniri dekompresyon yapmak için cerrahi gerektirir (kranyotomi, küçük bir kafa parçasının çıkarılması ve beyin etrafından geçilmesi). Bu prosedür ağrıyı en kesin ve kalıcı şekilde hafifletmek için en uygun prosedürdür.
Ablatif
Daha önce de bahsedilen diğer prosedürler arasında gliserol enjeksiyonu, balon sıkıştırma, radyofrekans termal lezyon oluşturma ve stereotaktik radyocerrahi yer alır. Bu prosedürler cerrahi gerektirmez ve trigeminal sinirde hasar oluşturarak, sinirin ağrı oluşturmamasına neden olurlar. Bu prosedürlerin temel sorunu, bası yapan arterin ele alınmamasıdır. Ve bu prosedürler cerrahiye kıyasla daha az risk taşımaktadırlar, ancak ağrı nüks riski de daha yüksektir.
Mikrovasküler Dekompresyon
Mikrovasküler dekompresyon, trigeminal sinire doğrudan zarar vermeden yapılan ve gelecekte ağrının geri dönme olasılığı en düşük olan bir işlemdir. Hastaya tamamen genel anestezi uygulanır ve cerrah, kulağın arkasında yapılan bir kesiden operasyona başlar. Küçük bir parça kafatası çıkarılır. Cerrahi mikroskop kullanılarak, cerrah siniri sıkıştıran kan damarlarını bulur ve sinirden nazikçe ayırır. Sinir ve kan damarları arasına Teflon ped yerleştirilerek sinirin daha fazla sıkıştırılması önlenir. Bu teknik, çoğu hastada ( %90) ağrıyı durdurur ve sinir hasar görmediğinden genellikle kalıcı yüz uyuşukluğu oluşmaz. 5 yıl içinde ağrının tekrarlaması riski %10'dan azdır.
Tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi, karşuılaşılabilecek komplikasyonlar vardır ve hastalar nadiren (hastaların %5'inden azı) yüz zayıflığı, uyuşukluk, çift görme veya işitme azalması gibi yaşayabilirler. Mikrovasküler dekompresyon işlemi sırasında cerrah, sinire baskı yapan bir kan damarını bulamazsa (hastaların %10 - %20'si), sinirin bir kısmını kesmesi gerekebilir. Bu yapıldığında, hastanın yüz ağrısı büyük olasılıkla rahatlayacaktır, ancak ağrı olan yüz bölgesinde kalıcı uyuşukluk hissi yaşayacaktır.
Operasyondan sonra, hasta bir gece yoğun bakım ünitesinde izlenir ve ertesi gün özel, daha az izlenen bir kata nakledilir. Geçici (1-2 gün) bulantı ve hafif baş dönmesi olabilir. Yaklaşık 2-3 gün hastanede yatışın ardından, hasta günlük aktivitelerine geri dönebilir ve 1 hafta içinde araba kullanmaya başlayabilir. Ağır fiziksel aktiviteden 6 hafta boyunca kaçınılmalıdır ve daha az fiziksel güç gerektiren işi (masa başı görevler) olan hastalar 2 hafta içinde işlerine geri dönebilirler.
Gliserol Enjeksiyonu
Gliserol enjeksiyonu, siniri hasara uğratmak ve ağrı sinyallerini bloke etmek için gliserol kullanarak yapılan ayaktan bir işlemdir. Hastaya sedasyon uygulanır ve bir iğne yüzden kafa tabanına doğru yerleştirilir. İğne, trigeminal sinirin üç dalına ayrıldığı noktaya dikkatlice yönlendirilir ve sinirin etrafına küçük bir miktarda gliserol enjekte edilir. Gliserolün neden olduğu sinir hasarı, ağrı sinyallerini bloke eder; bazı hastalar işlem sonucunda uyuşukluk ve karıncalanma hissi yaşarlar. 5 yıl içinde ağrı nüks riski yaklaşık %30'dur.
Balon Kompresyon
Balon kompresyon (sıkıştırma), yanakta küçük bir kesikten kafa tabanında, trigeminal sinirin başlangıcına doğru bir iğne yerleştirilir. İğne yardımıyla küçük bir balon geçirilir ve siniri kafatası kemiğine bastırmak için bu balon şişirilir. Yaklaşık 1 ila 2 dakika sonra, balon söndürülür ve çıkarılır. Balondan gelen baskı, ağrıya neden olan sinyalleri, sinire zarar vererek, durdurur. Balon kompresyon genellikle ayaktan yapılan bir tedavi yöntemidir. Hastalar yüzde bir dereceye kadar uyuşukluk hissedebilirler. 5 yıl içinde ağrı tekrarlama riski yaklaşık %30'dur.
Radyofrekans Termal Hasarlama
Radyofrekans termal hasarlama, trigeminal siniri daha seçici bir şekilde hasara uğratmayı içerir. Hastaya sedasyon uygulanır ve yanaktaki küçük bir kesikten, sinirin kafa tabanından çıktığı yere bir boş iğne yerleştirilir. Bir elektrot iğne yardımıyla yerleştirilerek cerrah, siniri farklı pozisyonlarda hafif bir karıncalanma hissi oluşturacak şekilde nazikçe uyarır. Hasta, karıncalanmanın ağrı ataklarının tipik olarak hissedildiği bölgede oluştuğunu belirleyene kadar tekrarlanan uyarılara maruz kalır. Ardından, elektrot, ağrı ile ilişkili sinir liflerini hasar vermek için ısıtılır. Radyofrekans termal hasarlama yapılan çoğu insan işlem sonrasında yüzde bir dereceye kadar uyuşukluk hissederler. 5 yıl içinde ağrı tekrarlama riski yaklaşık %30'dur.
Stereotaktik Radyocerrahi
Stereotaktik radyocerrahi, tirgeminal siniri beyin sapından çıkışında hasarlamak için yüksek enerjili radyasyon kullanan cerrahi olmayan bir işlemdir. Hastanın kafasına işlem günü bir başlık takılır. Radyasyon uygulaması yaklaşık 2 saat sürdükten sonra, başlık günün sonunda çıkarılacak ve hasta taburcu edilecektir. İşlem sırasında minimal ağrı vardır ve genellikle yoğun anestezi kullanılmaz. Hastalar genellikle aynı gün hastaneden ayrılırlar. Hasar oluşumu yavaş olduğundan, yüz ağrısının azalmaya başlaması için birkaç hafta ila birkaç ay kadar zaman alabilir. 5 yıl içinde nüks oranı yaklaşık %50'dir.
Comments